Anadolu coğrafyası ve tarihine bakıldığında bu coğrafyanın her dönemde Haçlı saldırılarına maruz kaldığını görüyoruz. Dünya'da bizim kadar hiçbir millet yoktur düşman işgaline, entrikasına uğrayan. Yakın tarihimizde Kurtuluş Savaşı'mızı verdik. Birçok yabancı millet; birliğimizi, beraberliğimizi bozmak istedi. Kimi topla tüfekle, kimi ektikleri nifak tohumlarıyla kirli oyunlarını oynayıp emellerine ulaşmak istediler ancak sonuç hiç değişmedi: Geldikleri gibi gittiler. On Beş Temmuz'da da bu kirli oyun yinelenmek istendi. Peki, sonuç ne oldu? Yine değişmedi: Yine Gittiler...

Temmuzun en puslu, en pusulu, en hain gecesi... Otuz Kuş'un çırpındığı, demir bilekli Ömer'in, Ömerlerin halis yolculuğu yaşandı o gece. Nereye mi? Peygamberimizin (sav) "Liva-ül Hamd"ine, onun Sancak-ı Şerif'inin altına, şol cennetin ırmaklarına, ölümsüzlüğe...

"Otuz kuş, gökyüzüne şahadet diye yazdı.

Bir ses duydum, sala sesiydi.

'Hayırdır?' dedim.

'Hayırdır.' dediler.

Çukur Kuyu'daki gökyüzü gibiydi uçtukları yer.

Ve beni tutup gökyüzüne yükselttiler."

Mücadele, mücadele, mücadele... Asırlardır mücadele... Hem Türk tarihinde hem de destanlarda, hikâyelerde, romanlarda, şiirlerde işlenen zihniyetin ilk maddesi olmuştur bu mücadele.

Vatan Şairimiz, Nasrullah Vaizi Akif'in "Allah, bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın." sözü Kurtuluş Savaşı yıllarında dökülmüş dillerden. Biz de şimdi diyoruz ki: Bu, son olsun; Allah hainlerden, terörden, namahrem ellerden devletimizi korusun; düşmana fırsat vermesin.

Bu duygu ve düşüncelerle şanlı ay yıldızımızın dalgalandığı her karış toprağımız, demokrasimiz ve millî irademiz ile milletimizin birliği uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi minnet, şükran ve rahmetle yâd ediyor, yüce milletimize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Cengiz BAHÇACIOĞLU

İl Millî Eğitim Müdürü