Page 12 - Selam Gazetesi
P. 12

Selam Gazetesi
          TEVHID ILE GELEN ÖZGÜRLÜK






                                                                İslamiyet  gelmeden  önce  “Cahiliye  Dönemi”       Tevhid, nefsine köle olmuş insanoğlunu da kendine
                                                            olarak adlandırılan bir dönem yaşanmıştır. Peki, neden   getirmektedir.  Doymak  bilmeyen  nefis,  bencilce
                                                            bu döneme “Cahiliye Dönemi” denmiştir, hiç düşündük   hareket  eder  ve  hep  daha  fazlasını  ister.  Nefis,  hazzı
                                                            mü? Hadi, beraber düşünelim! Bu dönemde yanlışlar o   ve  eğlenceyi  arzular.  Nefsin  peşinden  gitmek  insanı
                                                            kadar çok çoğalmıştır ki, neredeyse doğru kalmamıştır.   daraltır,  küçültür,  huzursuz  hissettirir.  Ancak,  iman
                                                            İnsanlar yanlışların peşinden giderek doğruları unutur   ile  huzura  kavuşan  gönüller,  nefsin  pençesinden
                                                            hâle  gelmişlerdir.  İşte  birilerinin  onlara  yanlış  yolda   kendini  kurtarıp  özgürlüğünü  ispatlamış  olur:  Tıpkı
                                                            olduklarını  hatırlatması  gereken  böyle  bir  zamanda,   genç  yaşında  tüm  mal  varlığını  elinin  tersiyle  itip
                                                            insanlar  tam  da  kendi  karanlıklarında  kaybolmuşken;   ailesinin  işkencelerine  rağmen  imana  koşan  Mus’ab
                                                            Rabbimiz,  Peygamber  Efendimiz  Hz.  Muhammed’i    bin  Umeyr  gibi.  Mus’ab  bin  Umeyr,  İslamiyet’in
                                                            (s.a.v.)  gönderir.  Böylece  tüm  insanlık  İslam  dini  ile   gelmesinin ardından Medine’ye gönderilen ilk muallim
                                                            aydınlığa kavuşmuş olur.                            olacaktır. Bir başka örnek olarak; İran’dan Medine’ye
                                                                                                                özgürlük ve hakikat arayışı için gelen Selmân-ı Fârisi
                                                                İslamiyet’in kabulünde bile insanın özgür iradesi yer   düşünülebilir.  Müslümanlar  aralarında  para  toplayıp
                                                            almaktadır. “dil ile ikrar”la yetinmeyip “kalbin tasdiki”   Selmân’ın  bedenini  özgürlüğüne  kavuşturacaklardır;
                                                            ile  pekiştirilmelidir  iman.  Çünkü  iman  samimiyettir.   tıpkı Selmân’ın tevhid ile ruhunu özgürleştirdiği gibi.
                                                            Zoraki bir iman insana fayda sağlamayacaktır. Gerçek
                                                            bir teslimiyette gönlün rızası ve isteği alınmalı ve bu   Ashâb-ı  Kehf,  hak  bildikleri  yoldan  giden
                                                            niyetle yola çıkılmalıdır. İşte o zaman imanın tadı ve   gençlerden oluşmaktaydı. Bütün caydırmalara rağmen
                                                            lezzeti gerçek manada hissedilecektir.              imanlarından  vazgeçmeyen  bu  gençlerin  hikâyesi
                                                                                                                neydi? Dünya esaretine karşı, dünya ve ahirette mutlu
                                                                İslam dini, tevhid demektir. Tevhid; Rabb’imizin   olacakları  özgürlük  ve  hakikat  arayışı  değil  miydi?
                                                            birliğini  kabullenmektir.  Tevhid  ile  Yüce  Mevla’nın   Onları bu kadar değerli kılan şey ise imanları ve sadece
                                                            birliğine iman ederek Allah’ı diğer bütün varlıklardan   Rabb’lerine  sığınmalarıydı.  Rabb’imiz  ise,  onları
                                                            üstün tutmuş oluruz. Sadece bir ve tek olan Rabb’e iman,   yüzyıllar  boyunca  uyutarak  diğer  insanlara  örnek
                                                            insanı güçlü kılar. İnsan artık diğer varlıklar karşısında   gösteriyordu.
                                                            eğilip  bükülmez.  Mümin  kişi  sadece  Rabb’ine  teslim
                                                            olmuştur ve sadece O’na secde eder. Dünya hayatında     İman,  bizi  nefsin  tüm  engellerinden  kurtararak
                                                            Rabb’in  rızasını  gözeten  kişinin  başka  menfaatlerle   özgürlüğümüze  kavuşturmaktadır.  İnsanın  hak  bildiği
                                                            işi olmaz. Onun tek gayesi, Rabb’ini memnun edecek   yolda  gözünü  kırpmadan  ilerlemesi  ise  tam  bir
                                                            davranışlarda bulunmaktır. Buna en güzel örnek, Bilal-i   özgürlük göstergesidir. Kişinin fıtratına uygun bir hayat
                                                            Habeşi’nin köle iken Müslüman olması ve sahibinden   sürmesinin  ve  ruhumuzu  özgürleştirmenin  tek  adresi
                                                            gördüğü tüm işkencelere sabretmesidir. Bedeni köledir   tevhiddir.  Nefsinin  ve  dünyanın  esaretinden  kurtulup
                                                            belki;  ama  ruhu  özgürdür.  Ondaki  bu  iman,  onu  o   tevhid ile özgürleşmek, bu dünyadaki en büyük başarı
                                                            kadar  değerli  kılmıştır  ki  Hz.  Ebu  Bekir  neredeyse   olsa gerek.
                                                            tüm  servetini  ödeyerek  Bilal’i  kölelikten  kurtarıp
                                                            özgürlüğüne kavuşturur.                                                     İsmail Dalahmetoğlu
                                                                                                                             Atabey İHO DKAB Öğretmeni
                            Yapan :Feyzi Enes Kuşoğlu
                                        Atabey İHO 8C




            MAHREMIYETIN BIZE SUNDUĞU KIMLIK
            MAHREM                             I  YET           I  N B         I  ZE SUNDUĞU K                                          I  ML          I K





            İnsanın  yaratılış  gayesini  gerçekleştirebilmesi  için   Mahremiyetin  temel  gayesi,  bireyin  bir  kimlik
         öncelikle kendi sınırlarını oluşturması gerekir. Dinimizin  oluşturmasıdır.  Kimlik  oluşturmada  bize  yol  gösteren
         ortaya koyduğu emir ve yasaklar insanın genel sınırlarını  şey  ise  dinimizdir.  Dinimizin  ortaya  koyduğu
         oluşturmaktadır. Aslında bu sınırlar, bir taraftan bireyin  değerler,  bireyin  kişiliğinin  temelini  oluşturmaktadır.
         kendine ait özelini belirlerken, diğer taraftan da sosyal  Dinimiz; kişinin, kimliğini İslami ve insani değerlerle
         yaşantısındaki alanını belirler. Belli kural ve sınırların  oluşturmasına  yardımcı  olur.  Kendine  bu  sağlam
         olması hem birey hem de toplum açısından önemlidir.  değerlerle temel oluşturan bireyin doğru yolda ilerlemeyi                Orhan Salcıoğlu
         Bu kural ve sınırlar ilk bakışta özgürlüğün kısıtlanması  sürdürüp gerçek kimliğine kavuşması ise özgürlüğün ta         Şeyh Şaban-ı Veli A.İHL 10-G
         gibi  görünebilir  ama  bir  kimsenin  özgürlük  alanı  kendisidir.
         başkasının  mahremiyet  sınırlarına  kadardır.  Bir  birey
         her  istediğini  yapsa  diğer  insanların  mahrem  alanını   Mahremiyet,  aynı  zamanda  bireye  sorumluluk
         ihlal etmiş olur. Bunun sonucunda ise kimsenin birbirine  bilinci kazandırmaktadır. Sadece kendini düşünen, yani
         güven duymadığı bir toplum durumuna gelinir ve dünya  bencil duygulara sahip olan birey, mahremiyet sayesinde
         yaşanılmaz bir hâl alır.                              çevresine  karşı  kendini  sorumlu  hissetmeye  başlar.
                                                               Mahremiyet  sadece  kendi  alanında  yaşamak  değildir,
            Sınırlar  mahremiyet  ile  belirlenmektedir.  Birey,  sosyal yaşam içerisinde sorumluluk bilinci kazanmaktır.
         kendi  bireysel  sınırlarını  belirleyerek  mahremiyet  Böylece  başkalarının  özgürlük  alanına  saygı  duyan
         alanını oluşturmuş olur. Aslında soyut olarak çizilmiş,  bireyler  yetişmiş  olur.  Mahremiyet  sayesinde  birey,            Semanur Uzunoğlu
         gözle görülmese de ruhen hissedilen sınırlarımız vardır.  kendi  özgürlüğünü  yaşarken  diğer  insanların  da              Kız Anadolu İHL 12-A
         Bu sınırların ihlâli bireyi manen rahatsız etmektedir.  özgürlüğünü  yaşamalarına  imkân  sağlamaktadır. Aksi
                                                               durumda  toplum  olarak  kocaman  bir  kaosun  içinde
            Özgürlüğümüz,  bu  mahrem  sınırların  içerisinde  sürüklenip gidilecektir.
         geçerlidir. Kişinin isteklerini ve tercihlerini belirleyen
         alan  burasıdır.  Bu  mahrem  alanın  aşılması,  bireysel   Mahremiyet  demek,  özgürlük  demektir.  Kendini
         özgürlüğün sağlandığı anlamına gelmez; bilakis bütün  bilen  ve  yaşam  gayesinin  farkında  olan  bir  birey,
         insanlığın  özgürlüğünün  zedelenmesi  anlamına  gelir.  mahremiyet yoluyla kendi özgür kimliğini oluşturmuş
         Bir toplumun kendi kişiliğini ve bireyselliğini özgürce  olacaktır.
         ortaya  koyabilmesi  için  söz  konusu  mahremiyet
                                                                                                                                   Yusuf Kerem Büyükdağ
         sınırlarına riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde                İsmail Dalahmetoğlu                                                               Şeyh Şaban-ı Veli  A.İHL 10-D
         özgürlükten bahsetmek mümkün olamayacaktır.                        Atabey İHO DKAB Öğretmeni

         Sayı : 1 / 2022 / Kastamonu İmam Hatip Okulları                            12
   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16